-
1 площадка для игр
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > площадка для игр
-
2 playing field
oyun alanı -
3 playing field
oyun alanı -
4 παιδότοπο
oyun alanı -
5 Spielfelder
oyun alanı -
6 уен мәйданы
oyun alanı, oyun sahası -
7 playing field
oyun alani, oyun sahasi -
8 playground
n. oyun alanı, okul bahçesi* * *oyun sahası* * *noun (an area in which children can play in a park, outside a school etc.) oyun alanı/bahçesi -
9 спортивная площадка
spor sahası, spor alanı, oyun alanıТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > спортивная площадка
-
10 детская площадка
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > детская площадка
-
11 course
n. yön, gidişat, tabak, akış, seyir, süreç; pist, rota; dizi, sıralama, kur————————v. koşmak, koşturmak, av sürmek, köpeklerle kovalamak, sürgün avına çıkmak; akmak, dökülmek* * *1. gidişat 2. ak (v.) 3. ders (n.)* * *[ko:s]1) (a series (of lectures, medicines etc): I'm taking a course (of lectures) in sociology; He's having a course of treatment for his leg.) ders, kurs2) (a division or part of a meal: Now we've had the soup, what's (for) the next course?) başlangıç, (ana) yemek3) (the ground over which a race is run or a game (especially golf) is played: a racecourse; a golf-course.) parkur, yarış pisti, oyun alanı4) (the path or direction in which something moves: the course of the Nile.) yol, rota, yön5) (the progress or development of events: Things will run their normal course despite the strike.) gidiş6) (a way (of action): What's the best course of action in the circumstances?) hareket tarzı, eylem biçimi•- in due course
- of course
- off, on course -
12 court
n. mahkeme; avlu, dar sokak; kort, oyun alanı; saray, konak, saray halkı; oturum, celse; hükümdarlık, saltanat, kur, toplantı————————v. kur yapmak, yaltaklanmak; istemek; aranmak, davet etmek* * *1. fayda sağ (v.) 2. mahkeme (n.)* * *[ko:t] 1. noun1) (a place where legal cases are heard: a magistrates' court; the High Court.) mahkeme2) (the judges and officials of a legal court: The accused is to appear before the court on Friday.) mahkeme heyeti3) (a marked-out space for certain games: a tennis-court; a squash court.) kort4) (the officials, councillors etc of a king or queen: the court of King James.) saray halkı5) (the palace of a king or queen: Hampton Court.) saray6) (an open space surrounded by houses or by the parts of one house.) avlu2. verb1) (to try to win the love of; to woo.) kur yapmak2) (to try to gain (admiration etc).) yaranmaya çalışmak3) (to seem to be deliberately risking (disaster etc).) davet etmek, çağırmak•- courtier- courtly
- courtliness
- courtship
- courthouse
- court-martial
- courtyard -
13 diamond
n. elmas, pırlanta; baklava şekli; camcı keskisi; karo; beysbol oyun alanı* * *elmas* * *1) (a very hard, colourless precious stone: Her brooch had three diamonds in it; ( also adjective) a diamond ring.) elmas2) (a piece of diamond (often artificial) used as a tip on eg a record-player stylus.) elmas3) (a kind of four-sided figure or shape; ♦: There was a pattern of red and yellow diamonds on the floor.) baklava biçimi4) (one of the playing-cards of the suit diamonds, which have red symbols of this shape on them.) karo•- diamonds -
14 recreation ground
(a piece of land for playing sports, games etc on.) oyun alanı -
15 sandlot
n. kumluk oyun alanı -
16 sandpit
n. kumluk oyun alanı -
17 sportsfield
n. oyun alanı -
18 sandlot
n. kumluk oyun alanı -
19 sandpit
n. kumluk oyun alanı -
20 sportsfield
n. oyun alanı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
oyun alanı — is., sp. Maçların yapıldığı yer, oyun sahası … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun sahası — is., sp. Oyun alanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan — is. 1) Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha 2) Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran 3) Yüz ölçümü 4) Eski Roma da açık hava gösterisi yapılan geniş yer 5) mec. Bir çalışma çevresi Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için … Çağatay Osmanlı Sözlük
